19 Nisan 2015 Pazar

15 MAYIS KUTLANILASI BİR GÜNDÜR!!!

Elimde megafon, üzerimde özel diktiğim sarı rüzgârlığımla çıktım dışarı. Taksiye binip Karşı'ya geçelim dedim. Taksi parasını yolun ortasında fazlasıyla verip, trafikten de istifade Boğaziçi Köprüsü'nün ortasında atladım yola. Hızlıca güvenlik bariyerinden atlayıp köprünün korkuluklardan aşağıya kendimi bir iple saldım ve o sırada kısmen soyundum.Evet biliyorum, köprü çok klasik ama iş gördüğü için klasik.
İlk önce Radyo Trafik sonra diğer medya ve emniyet ve ardından Türkiye'nin dikkatini çekmeyi başardım. Kameralar, mikrofonlar, telefonlar beni çekerken megafonu ağzıma götürüp konuşmaya başladım. Telefonumdan daha önceden ayarladığım Youtube'daki kanalımdan da canlı yayın yapmaktaydım.

15 Mayıs DÜNYA AİLE GÜNÜ.
Bu kutlanılası bir gündür.
Bu kutlu bir gündür.
Aile değerlidir.
Aile hayatın merkezidir.

 Bu cümleleri 78 defa tekrar ettim. Megafonun pili bitiyordu, son seslenişim cılızlaşmıştı. Ardından hayır sever vatandaşlar ve polis beni köprüye çekmeye çalışıyordu. Ancak bilmedikleri bir şey vardı. Bu eylem daha çok dikkat çekecekti. Şov büyümeli, 15 Mayıs etkinliği akıllara kazınmalıydı.

Cebimden baba yadigarı çakıyı çıkardım ve beni yukarı çeken gözlerdeki şaşkınlığı izlerken ipimi kesiyordum. '15 Mayıs... Aile Günü... dünya aile Günü...' diyorken düşmeye başladım. 50 metre göz açıp kapama anı kadardı. Ölebilirdim ama korkmuyordum. Çünkü Cevheri ismi verdiğim rüzgârlığım tahmin ettiğimden çok daha fazla işe yaradı. Çok yumuşak olmasa da sakatlanmayacağım bir çarpma sağladı bana.

Beni tekneye alıp hastaneye götürürken vaktini aldığım memurlara haklarını helal etmelerini, vakitlerini aldığımı ama buna değeceğini söylüyordum. Görevliler beni ambülansa bindirirken gazeteciler, derya kuzusu bu haber için görüntü almaya, bir kaç sözümü duymaya çalışıyordu. Duyabilecekleri kadar seslendim: ailegunu.org... dunyaailegunu.com...
Bora Serhat Çelik

8 Nisan 2015 Çarşamba

Ailelere Sosyal Medya Kullanım Önerileri

Çocuklarınızı Gerçekten Seviyor Musunuz?

Neden soruyorum, çünkü pek çok anne babanın çocuklarına zarar veren davranışlarını, sözlerini görüyor, duyuyorum.Sadece tanık olduğum kısımları bile beni ürkütüyor ve bu ailelerin evlerindeki yaşantısı, iletişimi nasıl diye endişeleniyorum. Bence çocuklarımıza, ailemize olan sevgimiz güdüsel kalmamalı. Yani içimizden gelen haliyle kalmamalı. Çünkü içimizden gelen biraz ilkel olabilir ve bu sevgimizi yanlış sunmamıza yol açar. Hem insan dediğin zaten duygusu ve davranışı hakkında düşünendir. değil mi? Sevgimizi nasıl sunacağımız konusunda, davranışlarımızı kontrol etmenin yolları hakkında düşünmeliyiz. Bu konu nereden çıktı derseniz, şiddet hep gündemde ve bunun kaynağını kurutmak, çözüm için nedenlere de bakmak gerek. Malum pek çok aile çocuk yetiştirme konusunda 'çuvallıyor'. Güzel bir eğitim videosu.Ailelere yararlı olması dileğiyle paylaşıyorum.

Ne Kadar Özgürüz?

Bizi yetiştiren ebeveynlerin, öğretmenin, sosyal kurumlarım, ekranların, şirketlerin bize verdiği şeyleri 'tercih etme' konusunda ne kadar özgürüz. Atalarımızın sözlerinin bütününe, ritüellerinin doğruluğuna inanabilir miyiz? Yoksa doğrusu 'düşünmek' midir? Doğan Cüceloğlu Hoca, 'kültür robotu' kavramıyla verilen fikir ve davranış kalıplarını kendisininmiş gibi yaşayan insanı ne güzel anlatmış. Gerçek Özgürlük isimli kitabında konu derinliğine ve güzelliğine ele almış. Tavsiye ederim. Aşağıdaki videoyu geçtiğimiz yıl Aysel Özlem Hocam geçen yıl paylaşmıştı. Çocuklarımıza şiddeti, ayrımcılığı, kimliği, gücü, rollerini nasıl kazandırdığımızı veya belki de bizim sandığımız kadar kendimiz olmadığını güzel anlatan bir video. Sağ olsun Bilgi Ünversitesi.

Bu film, İsveç BaşKonsoslosluğu'nun desteğiyle, Nisan 2012- Eylül 2013 tarihleri arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları tarafından yürütülen "Çocuklar arasında Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Sağlanması için Ailelerin Güçlendirilmesi Projesi" kapsamında hazırlanmıştır.

Kendini Tanıma, İnsanın Kendi Öyküsünden Başlar